8 Temmuz 2014 Salı

SİZE KİM NE YAPTI BÖYLE?


Bir Amerikalı Müslümanla 2004 yılında yapılmış Sohbetin bir bölümü.

Şöhret afettir. Özellikle benim gibi zayıf bir Müslüman için yıkıcı etkileri olmasından çok korkuyorum. Bu sebeple bu sohbetimizi aktarırken hatalarımı yaymamayın ve adımı yazmayınız.
Illinois’liyim, ama Springfield’liyimdir Chicago’lu değil yani. (Gülüyor) Şehirde bir Türk tanıyordum. Suphanallah Allah ondan razı olsun, sonradan kendisinin Nakşi olduğu olduğunu öğrendiğim bu Türk masallarda örnek olsun diye anlatılan hayali adamlar gibiydi. Sabırlıydı, hep güler yüzlüydü. Parasını paylaşıyordu ki bu şüphelenmek için yeterli bir sebepti. Yiyecek paylaşırdı ve sen nasıl oluyor da hep mutlusun be adam soruları soruluyordu bu Türk’e. Hidayetime vesile olan Allah ondan razı olsun bu Türk kardeşimdi.

Müslüman olduktan sonra karımın da Müslüman olması için çok dua ediyordum. Çünkü ona aşıktım ve kafir olarak ölme ihtimali beni çok korkutuyordu. Sabırla kendi görmesi gerektiği konusunda aldığım nasihatlere uyarak onu hiç zorlamadım. Zaman geçtikçe korkularım artmıştı çünkü her an ölebilirdik. Hidayet için Allah’a yalvarıyordum. Birlikte namaz kılacağımız, Resulullah Aleyhissalatu vesselamın hayatını okurken beraber ağlayacağımız anları hayal ediyordum. Turist olarak Türkiye ye gidip orada milyonlarca Türkün arasına girme fikri geldi aklıma. Oradaki herkesin aynı olacağına şüphesiz inanıyordum çünkü genelleme bir Springfield geleneğidir. (Gülüyor)

Türkiye ye gitme fikri iyi bir fikirdi çünkü aynı zamanda İstanbul demek dünyadaki bütün Müslümanların umudu demekti. Her şey kötüye gittiğinde İstanbul’daki kahramanların dünyayı Müslümanlar için daha iyi bir yer halime getirme konusunda yaptıklarını neredeyse sahabeler kadar yoğun fedakarlıklardı çünkü.
Her neyse İstanbul’a vardığımızda uçakta başlayan hayal kırıklığı hava alanında doruğa çıktı. Çünkü ben imrendiğim Müslümanları beklerken karşıma Avrupalılara özenen ucubeler çıktı. Ucube lafı için Türkler bana hakkını helal etsin hakaret etmek için söylemiyorum. Karmakarışık kafaları, arada kalmış hayat tarzları ve bize benzemek için İslam’a yaptıkları beni çok üzmüştü. Günler geçtikçe Türkiye de İslam’ın aileden miras kalmış çarpık geleneklerden oluştuğunu görünce umudumu yitirmiştim.  Bunu anlamanızı beklemiyorum aslında çünkü gerçek anlamada bir İstanbullunun Türkiye dışındaki bir Müslümanın hislerini anlaması biraz zor. Biz dışarıdayken Türkiye üzerinden hayal kurarız. Resmi evraklarda Türkiye yazılması kağıt işlerdir diye düşünür ve duygusal anlamda Osmanlının varlığını hissedip cesur davranırız. Bunun böyle olmadığını görünce doktorun, kansersiniz ve yakında öleceksiniz dediği andaki gibi bir hisse kapılıyorsunuz. Zamanla Ortadoğulu Müslümanların Türkiye için aman canım onlarda Müslüman mı laflarını kıskançlıktan değil de bir şeyler bilerek söylediklerini anlamaya başladım.


Her neyse karımı başka Müslüman kadınlarla tanıştırıp kocalarıyla birlikte nasıl namaz kıldıklarını duymasının iyi geleceğini düşünüyordum. Türkiye diye bir ülkenin artık İslam'ın umudu olmadığını ve fazla kafaya takmadan kendi başımızın çaresine bakmamız gerektiğini tamda bu günlerde anlamıştım. Çünkü öğrendim ki Türkiye de kimse kocasıyla beraber namaz kılmıyormuş. Hatta 5 vakit düzenli namaz kılma konusu uzun yıllardır ciddiye alınmıyormuş. Düşünebiliyor musunuz ikisi de Müslüman ama şu ana kadar evde yan yana hiç namaz kılıp birlikte ağlayarak tevbe etmemişler. Suphanallah size kim ne yaptı böyle?
2004 / Sultanahmet

Söz edilen Türk, 28 Şubat hainlerinin zulmünden Amerika'ya kaçan Bülent hocamızı rahmetle anıyorum.

1 yorum:

Elif Kararlı dedi ki...

Allah'tan daha fazla arastirmamis bizim muslumanligimizi (!) Dusunsenize: tarikatlerimizi cemaatlerimizi, bir birimize olan kinimizi(!) ve Kuran'dan ne kadar uzaklastigimizi gorseydi neler düşünürdü !